Metro
durağına gelmişti. Yürüyen merdivenlerden aşağıya indi. Hayatındaki en büyük
zevkti yürüyen merdivene binmek. Kafasını eğerek yürürdü her zaman. İnsanların
yüzüne bakamazdı. Nedenini hiç söylemedi bana. Güvenlik görevlisine
yaklaşıyordu yavaş yavaş. Adam bunu görür görmez ‘’Ah ulan Fatih!’’ dedi ve
gülümsedi. İnsanların sık kullanmadığı peronun, görevli bölümünden geçirdi
Fatih’i. Teşekkür bile etmeden yürüyen merdivenlere koştu. Kim mi? Fatih.
Sonunda kendisini metroda buldu. Metrodan her zaman korkardı. Mahallesindeki
ağabeylerinden Fuat metrolarda insan yiyen ejderhaların olduğunu söylerdi.
Bunun içinmi korkardı bilmem. On durak sonra indi. Babadan öğrenme okumasıyla
ineceği durağı biliyordu. Babası sadece sekiz tane harfi öğretmişti. Birazda
şans yanında olurdu. Koşarak gitti yürüyen merdivenlere. Usul usul indi
aşağıya. Tekrar yukarı çıkabilmek için yürüyen merdiven yoktu. Aşağıya inenlere
imrenerek baktı, normal merdivenlerden çıkarken. Hemen tezgahını kurdu metro
girişine. Tezgah dediğim büyük bir şey değil. Birkaç boya ve iki fırça.
Ayakkabı boyuyordu. Zengin adamların güzel ayakkabılarını. Temmuz sıcağında
terleri akıyordu alnından. En fazla alnı terlerdi. Zaman su gibi geçiyordu.
Sağdan soldan topladığı yarım sigaralardan birini yaktı. Sigara yakmasını
bekleyen adamın biri yanaştı tezgahının önüne. Hemen sigarasını atıp başladı
sağlı sollu fırça atmaya. Ayakkabı tozdan gözükmüyordu. ‘’Ayaksız adam’’ diyip
gülümsedi. Ayaksız adam ‘’Banamı gülüyorsun orospu çocuğu’’ dedi ve tekmeyi attı boyacı
Fatih’e. Adam arkasına dönüp ilerleye başladı. Fatih zar zor kalktı ayağa.
Adamın peşinden koşmaya başladı. Adam yolun karşısına geçmiş pis pis gülüyordu.
Fatih altında kalırmı atladı yola. Teybinde Ferdi Tayfur çalan bir araba vurdu
bizim yoksul Fatih’i. Çarpmanın etkisiyle uçtu havaya. Yere düşmeden öldü.
Kimsesi olmadığı için gömdüler herhangi bir mezarlığa. Üst komşu geldi. Biraz
sessiz olun dedi orospu çocuğu. Olmadık, olmayacağız.
Sen hep gül, çünkü kolonya dediğin güllü olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder