1 Nisan 2014 Salı

Mathilda

Merhaba Mathilda.
            Tam seksen dokuz gün önce atmıştım sana son mektubumu. Aradan onca zaman geçmesine rağmen postacı uğramadı hala bana. Mektup çekmecem hasret kaldı rengarenk mektuplarına. Seni özledim Mathilda. Bana attığın mektupları özledim. İnanır mısın; en son ne zaman yemek yediğimi hatırlamıyorum. Birkaç parça küflü ekmeği yoğurtla zenginleştirmiştim galiba. Tıpkı ruhumu seninle zenginleştirdiğim gibi.
            Saat biri dört geçiyor. Hala yataktayım ve hala çoraplarım ayağımda. Dün, temiz çorap bulamadığım için kirli sepetinden seçtim en az kokanı. Buralarda harp var Mathilda. Sana attığım son mektuptan birkaç gün sonra İngilizler girdi şehre. Bizim buralar sakin. Ama birkaç blok ötede insan cesetleriyle kaplı sokaklar. Korkuyorum Mathilda. Bir gün o cesetlerden biri ben olurum diye korkuyorum.
            Kalbim sıkıştığı için doktora gittim Mathilda. Korkma, büyük bir şey yok. Sigarayı azaltmam gerektiğini söyledi doktor. "Böyle içmeye devam edersen seni de ben gömerim" dedi. Doktor, yetmiş altı yaşındaymış. Büyük oğluyla karısını gömmüş. Kaza falan da değil, ecelleriyle ölmüşler. Şimdi sen "Ecel ne?" diye soracaksın. Döndüğünde anlatırım Mathilda.
            Dün gece sakallarımı kestim; sen pek sevmesen de. İşaret parmağımdan daha uzun olmuşlardı. Bu ev ruhumu karartıyor Mathilda. Gündüzleri; saat on ile on iki arasında güneş giriyor evimize. Akşamüstü de beş gibi ama yalnızca on beş dakika. Annemin sözünü dinleyip doğuya bakan bir ev almalıydık Mathilda. Elektriksiz zor oluyor geceleri. Harp yüzünden haftanın sadece birkaç günü elektrik veriyorlar şehre. Karşı apartmandaki kadın anlatıyordu geçen gün. Kapıyı çaldı, kocaman bir poşet verdi. Sabun, mum, jilet, ekmek ve şarap almış bana. Arkasından pek iyi şeyler söylenmese de iyi kadınmış, Mathilda.
            Elektriğin olduğu günlerin birinde, Budapeşte’deki komiser aradı beni. Sesi fazla heyecanlıydı. Muhtemelen tükürük saçarak konuşuyordu. "Bulduk!" diye bağırdı telefonu açar açmaz. Eski bir apartmanın bodrum katında gazeteci yakası olan birini bulduklarını, teşhis için ilk uçakla Budapeşte’ye uçmam gerektiğini söyledi. "Tamam" diyip telefonu prizden çektim. Habersizdi senin öldüğünden Mathilda.
            Mektuba başlamadan önce karanfil kopardım saksıdan, bitince de yanına geleceğim. Mektup eline geçer geçmez cevap yaz. Seni seviyorum Mathilda.         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder